Murat Erşahin yazdı: Yirmi Yedi Yaşında Bir Kardeşim Var!
haberler-27,haberler-27
Liseden sonra yolum Ankara’ya düşmüştü. İstanbul’dan sonra her yer anlamsız derler. Ben de bu fikirdeydim. Nasıl olacak diyordum. Denizi olmayan şehirde nasıl aşık olacağım? Nasıl şiir yazacağım, nasıl geçecek günler… Altı yılımı geçirdiğim Ankara, evim oldu! Şimdi kırk altı yaşındayım ve geriye dönüp baktığımda, çoğu anlamlı yılın, anının, dostun, Ankara’ya ait olduğunu görüyorum.
90’lı yılların hemen başında tanıştığım, o zamanlar henüz emekleyen bir bebekti Ankara Film Festivali. Aziz Nesin ve Mahmut Tali Öngören’in, özellikle Mahmut Tali’nin büyük emekleriyle yaratılmış film festivaline izleyici olarak katıldığım ilk yılın hemen ardından gönüllü olarak emeğim de geçti festivale. Sonra sinema yazarlığı ve upuzun yıllardır bir eleştirmen olarak davet edildiğim festivali yazmak, yaşamak… Bize miras bırakılmış değerli bir aile kalıtı olarak gördüm onu hep! Şimdi 27 yaşında. Oturup karşılıklı hemen her mesele üzerine konuşabildiğimiz, içki içtiğimiz, gülüp hüzünlendiğimiz kardeşim o benim!
Bilen bilir, Türkiye’de kısa film ve belgeselin kalesidir festival! Özellikle kısa filmin! Günümüzün önemli yönetmenleri hep buradan çıkmışlardır. İlk kısalarıyla göz dolduran o çocuklar, ülkenin önde gelen sinemacıları şimdi. Bir ağırlığı, ciddiyeti olmuştur hep Ankara Film Festivali’nin. Akçeli olmayan ödülleri, müthiş bir prestij kazandırmıştır sahiplerine yıllar boyu. Fikri hür, vicdanı hür bir festivaldir. Dosttur, sıcaktır, samimidir, içtendir. Öğretmendir, öğrencidir, emekçidir!
Emeği geçen dostlar sonra… Onlar o kadar sahici ve özveri doludurlar ki! Festival perdesine yansıyan ne filmler oldu. Ne konuklar ağırladı Ankara. ‘Sanat Çınarları’ unutulmazdır. Koca koca isimler, koca koca insanlar. Sessiz sedasız ne filmler izledik… 2004 tarihli Polonya yapımı “Pregi / Kamçı İzi” örneğin. Nereden aklıma geldi öyle bilmiyorum, nasıl etkilemişse beni… İsveçli Lukas Moodysson’un, sadece tek matine oynayabilen filmi “Ett hål i mitt hjärta / Yüreğimde Bir Delik”. Krzysztof Zanussi’nin alçakgönüllü bilgeliği, gizli usta Fred Kelemen mesela!
Dostlarla çıkılan Ankara sokaklarında baharı karşılamak… Dalları çiçek açmış sokaklar ve Vedat Dalokay mimarisi ile süslü, mütevazı, havadar, geniş pencereli evleriyle Ankara. O yürüyüşlerde sinema konuşmak. Festivali solumak. Trenlerin yemekli vagonları demek Ankara Film Festivali. İzlenen üç filmin ardından Cinnah’ı tırmanırken aşık olmak demek. Sahaflar, fuayeler, afişler, parklar, bitmiş panellerin ardından uzun saatler sinemayla kalmak demek. İlk kısa metrajını çekmiş, gözlerinin içi parlayan yaratıcı, genç zihinler demek. Umut demek. İyi hissetmek demek. İlla ki sinema demek! Kardeşim demek, karşındakine.
Ne mutlu bana sahi! Sinema hakkında konuşabildiğim bir kardeşim var ve o bugün yirmi yedi yaşında.
MURAT ERŞAHİN
T.G. 6657
Twitter'da AnkaraFF
HABERLER
-
35. ANKARA FİLM FESTİVALİ AFİŞ YARIŞMASI BAŞVURULARI BAŞLADI!
-
35. ANKARA FİLM FESTİVALİ BAŞVURULARI BAŞLADI!
-
34. Ankara Film Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu.
-
34. Ankara Film Festivali’nde Bugün Ödüller Sahiplerini Buluyor!
-
34. Ankara Film Festivali’nde Sona Doğru…
-
34. Ankara Film Festivali Altıncı Günü Geride Bıraktı!
-
34. Ankara Film Festivali Tüm Hızıyla Devam Ediyor!
-
Ankara Film Festivali Dördüncü Günü Geride Bıraktı!
-
34. Ankara Film Festivali Üçüncü Günü Geride Bıraktı!
-
34. Ankara Film Festivali İkinci Günü Geride Bıraktı!
- Tümünü Göster