Tarihçe
Ankara Film Festivali, ilk kez 1988 yılında Ankara Film Şenliği adıyla gerçekleştirildi. 13-20 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen şenlikte 10’a yakın ülkeden 40 dolayında yapıt ve 30 yerli yapım izleyici ile buluştu. O güne kadar Ankara’da sinema ile ilgili bu büyüklükte bir organizasyon düzenlenmemişti. Başkent’in ilk film şenliği, Mahmut Tali Öngören ve Aziz Nesin’in önderliğinde Bilim ve Sanat, Bilar A.Ş. ve Mülkiyeliler Birliği’nin ortaklığında hayata geçirildi.
Ankara Film Şenliği, hızla çeşitlenerek gelişen programlar sunarken 1991 yılında öncelikle Körfez Savaşı ve diğer nedenlerle sekteye uğradı. Ancak bu yıl, şenliğin kurumsal temellerinin atılmasıyla sonuçlanmış; Mahmut Tali Öngören’in çabalarıyla Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı 11 Ocak 1991 tarihinde kurulmuştur. Vakfın etkinlikleri kapsamına alınan şenlikse, 1992 yılında 4. Ankara Uluslararası Film Festivali olarak zengin bir programla izleyici karşısına çıkar.
İlk yıllarında festivalde, sinema sanatını konu olarak işleyen eserler kapsamında karikatür yarışması da düzenlenmekte ve o yılın anlayışı doğrultusunda emek ödülü, onur ödülü, TV ödülü gibi isimlerle sinemaya emek harcayanlar onurlandırılmaktaydı.
Festivalin kuruluşu ve biçimlenmesinde en önemli isimlerden olan Türkiye’nin büyük mizah yazarı Aziz Nesin’in 1995’te vefat etmesinin ardından, “Emek Ödülü” , “Aziz Nesin Emek Ödülü” adını alarak gelenekselleşmiştir. 1996’ta ilk “Aziz Nesin Emek Ödülü” sahipleri Giovanni Scagnamillo ve Nijat Özön olmuştur.
1999’da ise festivalin ve vakfın kurucusu olan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Mahmut Tali Öngören, 12. festivale az bir zaman kala vefat eder. TRT Televizyonunun kuruluşu, Türkiye’nin ilk Sinematek’i gibi ilklere imza atan Öngören’i unutulmaz kılmak amacıyla Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasındaki Jüri Özel Ödülü; 2000 yılından itibaren “Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü” olarak adlandırılır; Kutluğ Ataman Lola+Bilidikid filmiyle bu ödülün ilk sahibi olmuştur.
Mustafa Altıoklar, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu, Fatih Akın, Yüksel Aksu, Nuri Bilge Ceylan gibi…pek çok üretken ve değerli isim, sinema dünyasındaki ilk yıllarında Ankara Uluslararası Film Festivali’nden cesaret verici ödüller almıştır.
Mahmut Tali Öngören; Ankara Film Festivali’ni “çölde lale” olarak tanımlar. Bu tanımlama ile Başkent’te gerçekleştirilmesine rağmen ekonomik, siyasal ve kültürel zorluklar nedeniyle bir film festivalini var etmenin ve büyütmenin zorluğuna dem vurur. Tüm bu zorluğa rağmen festival güçlenmiş, uzun yıllar kesintisiz devam etmiştir. II. Körfez Savaşı’nın yarattığı olumsuz etkiler ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle 2004 yılında bir kez daha sekteye uğramışsa da bugün çeyrek asırı devirmiş, saygın bir festival olarak seyircisini karşılar.
Ankara Film Festivali, başlangıcından itibaren Ulusal Sinema’nın gelecek kuşaklarına yatırım yapmıştır. Öncelikli hedefi Türkiye Sineması’nın geleceğini şekillendirecek yeni isimleri keşfetmek ve desteklemektir. Bu kapsamda nitelikli jürilerle uzun, kısa, belgesel filmlere; deneyselden animasyona uzanan sayısız yerli yapımı değerlendirmiştir. Dünya Seçkisi yanında kısa filmleri ihmal etmemiş, izleyicisini her yıl sayısız uluslararası film ve sanatçıyla buluşturmuştur. Karikatür, Afiş Tasarımı, Film Öyküsü yarışması gibi sinema sanatını destekleyen diğer alanlarda da teşvik edici olmuş; illüstrasyon ve fotoğraftan ‘ video- art’ a uzanan çeşitlilikte sergilere ev sahipliği yapmıştır. Öte yandan, festival çerçevesinde tarihten toplumbilime, kadın sorunlarından sektör sorunlarına kadar uzanan çeşitli alanlarda panel, çalıştay, konferanslar düzenlenmiş, teorik, akademik ve pratik katkı sağlamıştır. Gerçekleştirilen farklı atölyeler ile amaçlanansa yalnızca pratik deneyim sağlamak değildir. Çocuklardan gençlere hatta emeklilere kadar uzanan farklı yaş grupları için sanatı ulaşılabilir kılmıştır. Festivalin her yılı sanatçılarla halkı buluşturarak, şehre yayılan bir sinerji yaratmıştır.
Ankara Film Festivali, uluslararası ünlü konukları, sinemaya uzun yıllar emek vermiş deneyimli sanatçıları, gelecek vaat eden genç yetenekleri, bilge akademisyenleri, tutkulu sinefilleri; meraklı gönüllüleri ve koca bir şehrin sakinlerini sinemanın düşsel dilinde buluşturur ve her yıl yepyeni bir yolculuk vaat eder.